3 Şubat 2024 Cumartesi

Eiffel'e Tepeden Baktım

“Gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır da.”
J.J.Rousseau

Türkiye-Fransa ilkelerinde,yakınen sürdürülen diplomasiyi basından takip ediyoruz.François Delattre'nin açıklaması da şu şekilde olmuştur :"Türkiye'nin sınır güvenliği ile ilgili kaygıları anlaşılabilir" .Macron 'i ,basın açıklamasında ortak üzüntüler yaşadığını belirtti .
Geçtiğimiz yıllarda Champs-Elysees Bulvarı'nda silahlı terör saldırısı gerçekleşti.Terör ,ülkelere ,yerleşik sivillere ,dünya insanlığına tehlike arzetmektedir.Düşüncelerin temsil heyetini oluşturan siyasiler Ya da cemiyetler ortak barış toplantılarında aldıkları kararlar ile terörü def etme operasyonları yürütürler.Devletlerinin çıkarları,sınır güvenliği,topraklarına sahip çıkmak için mücadele etmeleri gerekir.
Osmanlı Devleti'nin I.Cihan Harbi ardından batılı devletlerce pek çok yönlendirilmeye maruz kaldığını,isyanlarla başa çıktığını,haritada yeniden şekillenen halk bekasına dair çeşitli görüşmelerde söz hakkı olduğu halde kesintiye uğratıldığını izliyoruz.
Paris Konferansı (1919) düzenlenmeden evvel karşımıza çıkan önemli başlıklar şunlardır ;Wilson Prensipleri,Mondros Mütarekesi,İtilaf Devletlerinin önerileri ve Osmanlı Devletinin fikirleri.
"30 Ekim 1918'de İngiliz Zırhlısı Agememnon'da imzalanan Mondros Mütarekesi ,Türk delegasyonu başkanı Rauf Bey övgüyle bahsetmesine karşın,Türk isteklerini fazlaca dikkate almayan bir belge niteliğindeydi" (makale -Musa Gürbüz)
Mondros Mütarekesi'nin 7. Maddesi "Vilayat-ı Sitte'de 'Erzurum,Van,Harput,Diyarbakır,Bitlis,Sivas' bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecek." Sonuçlarının ise Osmanlı Toprak Bütünlüğünü doğrudan tehdit ettiği harekatı ile direniş örgütlerinin de durumu hızlandıran yapıları olduğu için İngilizler :"Musul'u ,Fransızlar ;"Antakya,İskenderun,Tarsus'u" işgal etmişlerdir. {Ayrıca ;1921 Hatay Sorunu çıkarılarak Fransız mandası zemini kurulmuştur}
4 Aralık 1918'de "Wilson Prensipleri" maddelerince Amerikan Mandacılığı ifadesine rastlıyoruz.Halide Edip,Refik Halid,Yunus Nadi gibi ülkemiz aydın öncüleri tarafından kurulan cemiyet "zararı dokunmayan Amerika" görüntüsünden kaynaklanır.Dönemin başkanı Wilson'un ilkeleri on dört maddeden meydana geliyordu.Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde reddedilerek vazgeçildi .Amaç "güçsüz ülkeleri korumak" bahanesiyle bölüştürme işlemi gerçekleştirmekti.
Wilson İlkeleri'nin önemli maddeleri kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1. Barış antlaşmaları ve diplomasilerde açıklık, şeffaflık esas olacak, devletler kendi aralarında gizli antlaşmalar yapmaya son verecektir. 2. Ülkelerin gelişmelerini kısıtlayan uluslararası ekonomik engellemeler mümkün olduğunca kaldırılacak, tüm devletler arasında eşitlik sağlanacaktır. 3. Ülkelerde silahsızlanma çalışmaları başlatılacak, silahsızlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir. 4. Galip devletler, kaybeden devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacaktır. 5. Devletlerin karasuları dışında kalan denizler serbest bölge olacaktır. Denizlerde tam bir serbestlik hakim olacaktır. 6. Devletler arasındaki anlaşmazlıkları barış yolu ile çözecek uluslar arası bir örgüt olarak Milletler Cemiyeti kurulacak, bütün devletlerin egemenlik ve toprak bütünlükleri karşılıklı olarak garanti altına alınacaktır. 7. Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık, milletler arası geçişlere serbest olacak ve bu serbestlik milletlerce kontrol altında tutulacaktır. 8. Belçika ve Polonya bağımsızlığına kavuşturulacak, Macaristan ve Avusturya halkına muhtariyet altında gelişme imkanı sağlanacaktır. 9. Romanya, Rusya, Belçika, Sırbistan, İtalya, Karadağ ve Romanya'nın sınırları yeniden belirlenecektir. 10. Fransa, Rusya, Sırbistan, Romanya ve Karadağ'ın işgal altında olan toprakları derhal boşaltılacaktır. 11. Osmanlı Devleti'nde Türklerin yoğunlukta olduğu bölgelerin egemenlikleri sağlanacak, diğer bölgelerdeki uluslara da kendi kendini yönetme hakkı tanınacaktır.
Dayatılan sözde "iyi niyet" İtilaf Devletleri arasında kargaşaya dönüştü.Hangi ülkenin nereyi alacağı tartışması Paris Barış Konferansı'na katılan 32 devlet tarafınca kemikleşmeye başladı.İlerleyen yıllarda Sevr olarak tekrar dile getirilecekti.
18 Ocak 1919 görüşmelerindeki Paris Konferansı'nda toplananlar ,Ermeni vatandaşlar hakkında da görüşler öne sürdü ."Ermenistan" ifadesi kullanılmasıdır. Birkaç yıl önce Fransa başkanı Sarkozy yürürlüğe getirdiği yasa tasarısıyla iç işlerimize karışarak ,resmen sözde soykırım meselesini meclisinde onaylatmıştır.Üstelik bizim arşiv belgelerimize ve Justin Mccarthey açıklamalarına bakmaksızın.

"Damat Ferid Paşa başkanlığındaki Osmanlı deglarasyonu Paris'e davet edilmiştir.Ancak aşırı isteklerde bulunduğu gerekçesiyle 28 Haziran 1919'da geri yollanmıştır."
Tarihin tefekkürü ,tekerrür edilmemesi bizim duruşumuzda saklıdır.Nitekim öne çıkan isimlerden biri de Sadri Maksudî ;şahsen "Türk halkının sesi" olmasına sebebiyet görülen faaliyetlerde bulunmuştur.Paris'de öğrenim görmüştür,Moskova hattında "Rusya Müslümanları Kurultayı" gelişmelerini etkilemiştir.Belirtilenlere göre de Paris Barış Konferansı'na dolaylı yoldan tepkisini belirtmiştir.
Sonuçlarında ;İzmir ,Yunan İşgali'ne maruz kalarak Rum vatandaşlar hareketlendirilmiştir.Hasan Tahsin ilk kurşunu sıktığı an ,İtilaf Devletlerince şehit edilmiştir.Çünki;Vanizelos ,İngiltere'ye gönderdiği mektubun karşılığını istediği dekten biçiminde alamamıştır.İstanbul Hükümeti 'ne yönelik baskıcı Paris Konferansı bildirilerinin dayatılması öncesinde Londra Konferansı'nda şekillendirilmişti.Ayan Meclisi Reşad Halis ve Rıza Tevfik Beylerin tavrı da Sevr ve TBMM Ankara Hükümeti olarak Cumhuriyet'in yapılanmasına zemin tutmuştur.

Yıllar Sonra Ahmed Davutoğlu 'nun Fransa Parlementosu'nda Türkçe konuşması tarhimizde gurur verici durum olarak görülebilir mi bilemem? Ancak Şuan AB kapısında Türkiye'ye eşit davranılmadığını sezgilerle yahut duygusal militanlıkla değil de müttefiklik duruşun zekası çizgisinde zedelenmeden algılanır kılmalıyız.
Tuğba Şahin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe Konuş Almanca Duysunlar-Şehriyeli Çorba/Pirinç Pilavı/Lonely Human

Yazıyı tamamladığımda yayınlayacağım... “Eğitim, insanı etik kılma sanatıdır” — Georg Wilhelm Friedrich Hegel Televizyon zımbırtısını hiçb...