16 Şubat 2024 Cuma
7 Şubat 2024 Çarşamba
E Penso A Te
Çocukluğumdan bugüne değin bir yazarın yazılarını takip ederim. Bir şey söyleyeceğim yanlış anlamasın da neden kişisel gelişimcilere bu kadar öfke ? Arkadaşı , önerdiği kahveyi beğenmedi diye mi o mevzu da bundan başkadır herhalde ya, bahsedilen 90’lardan cümleyi şuraya not edelim.” Çayın, kalabalıklarla arası iyidir. Kahve, ya yalnızlık sever ya da sevgili”.
Aslında “sevgili, gazete, kahve” sloganı gerçekçi çıplaklığıyla alt yazı metnine dönüşen damarlarımızdaki asalette mevcut. Sevgilim basım yayıma evrilmiş. Sevgiyi entelektüel okumaya kitaplarıma adamışım. Dergilere, film seçkilerine, yemek tariflerine, hayvanlara, tabiata falan.
..
Betonarme surat, umursamaz aşağı kompleks, dilinde kelime ezberine tutsak, yüreği çalıntı, özüne sığ, kukla tipler yığınlığına rastlıyorum. Herkes Kürk Mantolu Madonna olmanın peşinde, kimsenin mantı üzerine sarımsaklı yoğurt yapmayı önemsediği yok. Birisiyle tanışma adâbı da yitirildi.
Lütfen bu yazıyı okuyacaksan; mertçe hayat deneyimin olduysa satırların hüznünü yorgunluğunu kırgınlığı yalnızlığı algılamak niyetinde dürüstçe temasa geçerek paylaşımın ahengiyle sevgiyi hatırla. Bırak gözyaşın süzülsün, giden gitsin. Hiçbir şey yapmak zorunda değilsin.
Sevginin ne olduğunu tartışmak çağımızın meselesidir. -Li yapım eki, -m iyelik ekiyle de aitlik ifadesi belirtiyor. Kodlar yâni hücresel kromozom bağlarınız sağlamsa, devletçi, millet gayesi, bayrak, hudut ve güvenlik şifresinde diziliyse kanınız benzerine akacaktır.
Hangi şehirde nasıl yaşıyorsun? İnsan ne ile yaşar? Ülken neresi bilemiyorum. Aşk, merhamet, şefkat, his, incelik evrenseldir. Boğaz Turu’na bir bilet alıp kendine armağan edebilirsin. İmkânın varsa günübirlik tatile çık. Eski öç alma duvarlarını parçala bitsin. Âhını aldıysa geriye bakma. Diplomaların, alkışlanmanın, taraftar çoğaltmanın mânâsı hiç.
Harabe bir şantiye alanında dolaşabilirsin. Kafa dağıtmaya yarıyor. YouTube’dan Leo Rajas müziğine tıklayın. Duşa girin, aroma terapi yağlarla kendinize masaj da yapabilirsiniz.
Yarı yolda bırakmış olabilir. Aldatmış olabilir. Yalan söylemiş olabilir. Cimriydi belki de belki de sevmedi. Uymadı mı fikri? Tercih edilmedin mi? Alay mı ettiler, kâle alınmadın mı? Günlük kullanıldın mı? Lanet olası sosyal medyadan bir süre uzaklaş. Arkadaşlarınla irtibatı kes. Zehirleyen toksit akraba veya çevrede kanka maskesi takmışların hepsini sil at çöpe. Hürsün. Çağdaşlarının labirentinde tren kaçırmış gibi mi hissediyorsun? Yaşının, zamanın, maddesel mazinin hatıralarını portmantoya as silkelen. Bedeninden, ruhundan, zihninden yüreğine eğil. İtalyan spagetti, Vietnam omlet, Japon nuddle, Kıbrıs limonata, Türk buzu şerbeti hazırla kendine Ya da Fransız krep deneyebilirsin. Sade filtre Kahveni de al çık dışarıya.
Aynaya bakıp kendini öp. Rahat giyin farketmez. İhmal etme kendini kuaföre/berbere uğra istersen. Uzun yıllar saldım kendimi. Akademik başarının canı cehenneme sistem boktan. Ne kadar yamuk var hepsi de kitap yayınlamış. Aç hayvanlarla ilgileniyorsan sokakta, ayakkabı bağcığına fiyonk atabiliyorsan, toplu taşıtta vatandaş sıra ihlalinde bulunmadıysan kul hakkıdır çünkü, bir lider endâmıyla yürüyebilirsin.
1878’in intikâmını yerde bırakmadım. Liseye, üniversiteye, yüksek lisansa devam ettim. Haziran’dı, basketbol potasına tam ulaşacaktım ki okul bahçesindeki çukur kaderimi değiştirdi. Spor akademisine kimler hazırlanıyor?
Adaleti kötü emeline alet edenleri gördüğümde bu eğitim sisteminin, iş bulma liyakatsizliğinin, gelir dağılımı sorumsuzluğunun, ebeveynlerin yârına biriktirmeden savurması, her gün ne kadar da sistemin batağa yuvarlandığını yerelde bağırmaktan başka çare kalmıyor.
Bu demek değildir ki birilerini kıra döke, eze eze yükselirsin? İnsanlığını yitirmiş şahısların vatandaşlık ihlalinde neyi nasıl savunuyorsan öyle anılırsın.
Resim çizmek de bir sanat dalıdır. Boş vakit haytalığı değildir. Karşıma çıkan yamuk şahıslar kadın/erkek bana sanatçı olduğunu iddia eden, hatta başarılı proje yazımım ile ilgili yazdığımın da iddialı olduğunu imâ eden güya danışmanlar saçma salak kimliği bozuklar “para” üzerinden bireyi sömürebileceğini zannediyor. Vintage mağazalar, kırtasiyeler, kafeler, ayak işleri vs bunlardan boğulduysan ey genç her şeyi bırak. Uğultulu mezar tepesine çık Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde çöp toplamaya çağrılmanın sıradanlığında ne şifre vardı düşün, öz hayat deneyimini irdeleyerek mezar taşında hangi müdür Osmanlı Türkçesi okuyabiliyor acaba hesaplaşmasını kanaat et. Sonra Fransızca konuşanların dış politikada ne bok yediğine fikrin olmasın.
Çözüm bulamıyorum. Siyasi partide gençliğimde üç defa başkan seçilmiştim olay çıktı, ileride rektör olacağımdan da korktu bazı arkadaşlar. Para kazanamayan genç bilgisayarı olmadan nasıl eğitime odaklansın?
İş ilanı yıllardır arıyorum garsonluktan öte iş yok. Farklı ülkelerden misafir gelen bayan öğrenci Ya da turist kişiler beni kendi kültürüme sadakatimden dolayı taktir ediyor. Bir deyim sığdırayım; yavaş atın tekmesi ağır olur. Argo tâbiriyle tarihi kışlada Hun Tarihi derslerimden alnımın akıyla kopya çekmeden sınav geçmiş insanım.
Sahte pasaportla havaalanında yakalanırsın. Sahte kimlikle instagramda göründüğün kimlik yansıtması bir katilsen foyası beliremiyor, anlaşılamıyor maalesef. Detoks detayının yemek içmekle alakası yok. Zihnen anlık yürüyüş, yaşam çizgisinin alışkanlığı değilse üzerine yakışmaz. Olgun değilse şahıslar çoğu eleştiri kırbacını had zannediyor. Oysa ki merceğe kendini koy, başkasının meselesine burun sokma.
Salgından umarım etkilenmedin. Salt kötülük dahiliyede tespit edilebilir. Ne boksa, neler yaptın bugün? BİM’e pizza gelmiş yedim. Pizza aşk enerjisi yayıyor. Herkese öneriyorum. Son haftalarda Vatikan Komplosu romanını okuyorum. İzlenecek hikaye örgüsü seçkin film/dizi çok. Riviera’yı keşfettim. Art Feshane’de Kayıp Alfabe sergisini gözlemledim. Hey farkın var mı? Fark ne biliyor musunuz kibre sarmamaktır. Ne derseniz diyin, toksit her şeye vücut tepki gösteriyor. Bilinçaltı kayıtlarını en fazla televizyon olumsuz narkozluyor. Hayatımda televizyon yok. Ya neden bilmiyorum kararlarımı hep Haziran ayında lanse ediyorum. Enerji gard modunu alçaltarak hainlik yapan şey Televizyon !
Birileri beni taklit ediyor. Hiçbiriniz rakibim olmadınız. Bir de sindirmeye uğraşanlar var. Aşk tesadüfleri sever mi emin değilim 1996’da sen okulu bıraktığın günden beri kimseye bağlanamıyorum. İnsan ilk aşk tomurcuğunu dün gibi hatırlıyor.
Doğuştan gelen üstün yetenekler, imgelenerek standartları doğru ölçüde zirveye taşıyabilir. Yapay özgüven ile peşinden milyonlarca insan sürüklemek anlamsız. İş başvuru mülakatlarında adam gibi muhatab alınmadım. Para nereye akıtılıyor çok merak ediyorum?
Çok isterdim yurtdışında master okumaya gideyim. Ama seyahat eki gazete ekibiyle bunları aktarmak daha mantıklı çözüme kavuşuyor.
Oğuzların Kayı Boyu diye başlıyor, Seçme ve Seçilme Hakkı olarak noktalanıyor. Sevgilim, parla ki 23 Nisan’larda düşman çatlasın. Davul bile dengi dengine...
3 Şubat 2024 Cumartesi
Eiffel'e Tepeden Baktım
“Gerçek demokrasi hiçbir zaman var olmamıştır ve olmayacaktır da.”
J.J.Rousseau
Türkiye-Fransa ilkelerinde,yakınen sürdürülen diplomasiyi basından takip ediyoruz.François Delattre'nin açıklaması da şu şekilde olmuştur :"Türkiye'nin sınır güvenliği ile ilgili kaygıları anlaşılabilir" .Macron 'i ,basın açıklamasında ortak üzüntüler yaşadığını belirtti .
Geçtiğimiz yıllarda Champs-Elysees Bulvarı'nda silahlı terör saldırısı gerçekleşti.Terör ,ülkelere ,yerleşik sivillere ,dünya insanlığına tehlike arzetmektedir.Düşüncelerin temsil heyetini oluşturan siyasiler Ya da cemiyetler ortak barış toplantılarında aldıkları kararlar ile terörü def etme operasyonları yürütürler.Devletlerinin çıkarları,sınır güvenliği,topraklarına sahip çıkmak için mücadele etmeleri gerekir.
Osmanlı Devleti'nin I.Cihan Harbi ardından batılı devletlerce pek çok yönlendirilmeye maruz kaldığını,isyanlarla başa çıktığını,haritada yeniden şekillenen halk bekasına dair çeşitli görüşmelerde söz hakkı olduğu halde kesintiye uğratıldığını izliyoruz.
Paris Konferansı (1919) düzenlenmeden evvel karşımıza çıkan önemli başlıklar şunlardır ;Wilson Prensipleri,Mondros Mütarekesi,İtilaf Devletlerinin önerileri ve Osmanlı Devletinin fikirleri.
"30 Ekim 1918'de İngiliz Zırhlısı Agememnon'da imzalanan Mondros Mütarekesi ,Türk delegasyonu başkanı Rauf Bey övgüyle bahsetmesine karşın,Türk isteklerini fazlaca dikkate almayan bir belge niteliğindeydi" (makale -Musa Gürbüz)
Mondros Mütarekesi'nin 7. Maddesi "Vilayat-ı Sitte'de 'Erzurum,Van,Harput,Diyarbakır,Bitlis,Sivas' bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecek." Sonuçlarının ise Osmanlı Toprak Bütünlüğünü doğrudan tehdit ettiği harekatı ile direniş örgütlerinin de durumu hızlandıran yapıları olduğu için İngilizler :"Musul'u ,Fransızlar ;"Antakya,İskenderun,Tarsus'u" işgal etmişlerdir. {Ayrıca ;1921 Hatay Sorunu çıkarılarak Fransız mandası zemini kurulmuştur}
4 Aralık 1918'de "Wilson Prensipleri" maddelerince Amerikan Mandacılığı ifadesine rastlıyoruz.Halide Edip,Refik Halid,Yunus Nadi gibi ülkemiz aydın öncüleri tarafından kurulan cemiyet "zararı dokunmayan Amerika" görüntüsünden kaynaklanır.Dönemin başkanı Wilson'un ilkeleri on dört maddeden meydana geliyordu.Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde reddedilerek vazgeçildi .Amaç "güçsüz ülkeleri korumak" bahanesiyle bölüştürme işlemi gerçekleştirmekti.
Wilson İlkeleri'nin önemli maddeleri kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1. Barış antlaşmaları ve diplomasilerde açıklık, şeffaflık esas olacak, devletler kendi aralarında gizli antlaşmalar yapmaya son verecektir. 2. Ülkelerin gelişmelerini kısıtlayan uluslararası ekonomik engellemeler mümkün olduğunca kaldırılacak, tüm devletler arasında eşitlik sağlanacaktır. 3. Ülkelerde silahsızlanma çalışmaları başlatılacak, silahsızlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir. 4. Galip devletler, kaybeden devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacaktır. 5. Devletlerin karasuları dışında kalan denizler serbest bölge olacaktır. Denizlerde tam bir serbestlik hakim olacaktır. 6. Devletler arasındaki anlaşmazlıkları barış yolu ile çözecek uluslar arası bir örgüt olarak Milletler Cemiyeti kurulacak, bütün devletlerin egemenlik ve toprak bütünlükleri karşılıklı olarak garanti altına alınacaktır. 7. Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık, milletler arası geçişlere serbest olacak ve bu serbestlik milletlerce kontrol altında tutulacaktır. 8. Belçika ve Polonya bağımsızlığına kavuşturulacak, Macaristan ve Avusturya halkına muhtariyet altında gelişme imkanı sağlanacaktır. 9. Romanya, Rusya, Belçika, Sırbistan, İtalya, Karadağ ve Romanya'nın sınırları yeniden belirlenecektir. 10. Fransa, Rusya, Sırbistan, Romanya ve Karadağ'ın işgal altında olan toprakları derhal boşaltılacaktır. 11. Osmanlı Devleti'nde Türklerin yoğunlukta olduğu bölgelerin egemenlikleri sağlanacak, diğer bölgelerdeki uluslara da kendi kendini yönetme hakkı tanınacaktır.
Dayatılan sözde "iyi niyet" İtilaf Devletleri arasında kargaşaya dönüştü.Hangi ülkenin nereyi alacağı tartışması Paris Barış Konferansı'na katılan 32 devlet tarafınca kemikleşmeye başladı.İlerleyen yıllarda Sevr olarak tekrar dile getirilecekti.
18 Ocak 1919 görüşmelerindeki Paris Konferansı'nda toplananlar ,Ermeni vatandaşlar hakkında da görüşler öne sürdü ."Ermenistan" ifadesi kullanılmasıdır. Birkaç yıl önce Fransa başkanı Sarkozy yürürlüğe getirdiği yasa tasarısıyla iç işlerimize karışarak ,resmen sözde soykırım meselesini meclisinde onaylatmıştır.Üstelik bizim arşiv belgelerimize ve Justin Mccarthey açıklamalarına bakmaksızın.
"Damat Ferid Paşa başkanlığındaki Osmanlı deglarasyonu Paris'e davet edilmiştir.Ancak aşırı isteklerde bulunduğu gerekçesiyle 28 Haziran 1919'da geri yollanmıştır."
Tarihin tefekkürü ,tekerrür edilmemesi bizim duruşumuzda saklıdır.Nitekim öne çıkan isimlerden biri de Sadri Maksudî ;şahsen "Türk halkının sesi" olmasına sebebiyet görülen faaliyetlerde bulunmuştur.Paris'de öğrenim görmüştür,Moskova hattında "Rusya Müslümanları Kurultayı" gelişmelerini etkilemiştir.Belirtilenlere göre de Paris Barış Konferansı'na dolaylı yoldan tepkisini belirtmiştir.
Sonuçlarında ;İzmir ,Yunan İşgali'ne maruz kalarak Rum vatandaşlar hareketlendirilmiştir.Hasan Tahsin ilk kurşunu sıktığı an ,İtilaf Devletlerince şehit edilmiştir.Çünki;Vanizelos ,İngiltere'ye gönderdiği mektubun karşılığını istediği dekten biçiminde alamamıştır.İstanbul Hükümeti 'ne yönelik baskıcı Paris Konferansı bildirilerinin dayatılması öncesinde Londra Konferansı'nda şekillendirilmişti.Ayan Meclisi Reşad Halis ve Rıza Tevfik Beylerin tavrı da Sevr ve TBMM Ankara Hükümeti olarak Cumhuriyet'in yapılanmasına zemin tutmuştur.
Yıllar Sonra Ahmed Davutoğlu 'nun Fransa Parlementosu'nda Türkçe konuşması tarhimizde gurur verici durum olarak görülebilir mi bilemem? Ancak Şuan AB kapısında Türkiye'ye eşit davranılmadığını sezgilerle yahut duygusal militanlıkla değil de müttefiklik duruşun zekası çizgisinde zedelenmeden algılanır kılmalıyız.
Tuğba Şahin
J.J.Rousseau
Türkiye-Fransa ilkelerinde,yakınen sürdürülen diplomasiyi basından takip ediyoruz.François Delattre'nin açıklaması da şu şekilde olmuştur :"Türkiye'nin sınır güvenliği ile ilgili kaygıları anlaşılabilir" .Macron 'i ,basın açıklamasında ortak üzüntüler yaşadığını belirtti .
Geçtiğimiz yıllarda Champs-Elysees Bulvarı'nda silahlı terör saldırısı gerçekleşti.Terör ,ülkelere ,yerleşik sivillere ,dünya insanlığına tehlike arzetmektedir.Düşüncelerin temsil heyetini oluşturan siyasiler Ya da cemiyetler ortak barış toplantılarında aldıkları kararlar ile terörü def etme operasyonları yürütürler.Devletlerinin çıkarları,sınır güvenliği,topraklarına sahip çıkmak için mücadele etmeleri gerekir.
Osmanlı Devleti'nin I.Cihan Harbi ardından batılı devletlerce pek çok yönlendirilmeye maruz kaldığını,isyanlarla başa çıktığını,haritada yeniden şekillenen halk bekasına dair çeşitli görüşmelerde söz hakkı olduğu halde kesintiye uğratıldığını izliyoruz.
Paris Konferansı (1919) düzenlenmeden evvel karşımıza çıkan önemli başlıklar şunlardır ;Wilson Prensipleri,Mondros Mütarekesi,İtilaf Devletlerinin önerileri ve Osmanlı Devletinin fikirleri.
"30 Ekim 1918'de İngiliz Zırhlısı Agememnon'da imzalanan Mondros Mütarekesi ,Türk delegasyonu başkanı Rauf Bey övgüyle bahsetmesine karşın,Türk isteklerini fazlaca dikkate almayan bir belge niteliğindeydi" (makale -Musa Gürbüz)
Mondros Mütarekesi'nin 7. Maddesi "Vilayat-ı Sitte'de 'Erzurum,Van,Harput,Diyarbakır,Bitlis,Sivas' bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal edebilecek." Sonuçlarının ise Osmanlı Toprak Bütünlüğünü doğrudan tehdit ettiği harekatı ile direniş örgütlerinin de durumu hızlandıran yapıları olduğu için İngilizler :"Musul'u ,Fransızlar ;"Antakya,İskenderun,Tarsus'u" işgal etmişlerdir. {Ayrıca ;1921 Hatay Sorunu çıkarılarak Fransız mandası zemini kurulmuştur}
4 Aralık 1918'de "Wilson Prensipleri" maddelerince Amerikan Mandacılığı ifadesine rastlıyoruz.Halide Edip,Refik Halid,Yunus Nadi gibi ülkemiz aydın öncüleri tarafından kurulan cemiyet "zararı dokunmayan Amerika" görüntüsünden kaynaklanır.Dönemin başkanı Wilson'un ilkeleri on dört maddeden meydana geliyordu.Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde reddedilerek vazgeçildi .Amaç "güçsüz ülkeleri korumak" bahanesiyle bölüştürme işlemi gerçekleştirmekti.
Wilson İlkeleri'nin önemli maddeleri kısaca şu şekilde özetlenebilir: 1. Barış antlaşmaları ve diplomasilerde açıklık, şeffaflık esas olacak, devletler kendi aralarında gizli antlaşmalar yapmaya son verecektir. 2. Ülkelerin gelişmelerini kısıtlayan uluslararası ekonomik engellemeler mümkün olduğunca kaldırılacak, tüm devletler arasında eşitlik sağlanacaktır. 3. Ülkelerde silahsızlanma çalışmaları başlatılacak, silahsızlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir. 4. Galip devletler, kaybeden devletlerden toprak ve savaş tazminatı almayacaktır. 5. Devletlerin karasuları dışında kalan denizler serbest bölge olacaktır. Denizlerde tam bir serbestlik hakim olacaktır. 6. Devletler arasındaki anlaşmazlıkları barış yolu ile çözecek uluslar arası bir örgüt olarak Milletler Cemiyeti kurulacak, bütün devletlerin egemenlik ve toprak bütünlükleri karşılıklı olarak garanti altına alınacaktır. 7. Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık, milletler arası geçişlere serbest olacak ve bu serbestlik milletlerce kontrol altında tutulacaktır. 8. Belçika ve Polonya bağımsızlığına kavuşturulacak, Macaristan ve Avusturya halkına muhtariyet altında gelişme imkanı sağlanacaktır. 9. Romanya, Rusya, Belçika, Sırbistan, İtalya, Karadağ ve Romanya'nın sınırları yeniden belirlenecektir. 10. Fransa, Rusya, Sırbistan, Romanya ve Karadağ'ın işgal altında olan toprakları derhal boşaltılacaktır. 11. Osmanlı Devleti'nde Türklerin yoğunlukta olduğu bölgelerin egemenlikleri sağlanacak, diğer bölgelerdeki uluslara da kendi kendini yönetme hakkı tanınacaktır.
Dayatılan sözde "iyi niyet" İtilaf Devletleri arasında kargaşaya dönüştü.Hangi ülkenin nereyi alacağı tartışması Paris Barış Konferansı'na katılan 32 devlet tarafınca kemikleşmeye başladı.İlerleyen yıllarda Sevr olarak tekrar dile getirilecekti.
18 Ocak 1919 görüşmelerindeki Paris Konferansı'nda toplananlar ,Ermeni vatandaşlar hakkında da görüşler öne sürdü ."Ermenistan" ifadesi kullanılmasıdır. Birkaç yıl önce Fransa başkanı Sarkozy yürürlüğe getirdiği yasa tasarısıyla iç işlerimize karışarak ,resmen sözde soykırım meselesini meclisinde onaylatmıştır.Üstelik bizim arşiv belgelerimize ve Justin Mccarthey açıklamalarına bakmaksızın.
"Damat Ferid Paşa başkanlığındaki Osmanlı deglarasyonu Paris'e davet edilmiştir.Ancak aşırı isteklerde bulunduğu gerekçesiyle 28 Haziran 1919'da geri yollanmıştır."
Tarihin tefekkürü ,tekerrür edilmemesi bizim duruşumuzda saklıdır.Nitekim öne çıkan isimlerden biri de Sadri Maksudî ;şahsen "Türk halkının sesi" olmasına sebebiyet görülen faaliyetlerde bulunmuştur.Paris'de öğrenim görmüştür,Moskova hattında "Rusya Müslümanları Kurultayı" gelişmelerini etkilemiştir.Belirtilenlere göre de Paris Barış Konferansı'na dolaylı yoldan tepkisini belirtmiştir.
Sonuçlarında ;İzmir ,Yunan İşgali'ne maruz kalarak Rum vatandaşlar hareketlendirilmiştir.Hasan Tahsin ilk kurşunu sıktığı an ,İtilaf Devletlerince şehit edilmiştir.Çünki;Vanizelos ,İngiltere'ye gönderdiği mektubun karşılığını istediği dekten biçiminde alamamıştır.İstanbul Hükümeti 'ne yönelik baskıcı Paris Konferansı bildirilerinin dayatılması öncesinde Londra Konferansı'nda şekillendirilmişti.Ayan Meclisi Reşad Halis ve Rıza Tevfik Beylerin tavrı da Sevr ve TBMM Ankara Hükümeti olarak Cumhuriyet'in yapılanmasına zemin tutmuştur.
Yıllar Sonra Ahmed Davutoğlu 'nun Fransa Parlementosu'nda Türkçe konuşması tarhimizde gurur verici durum olarak görülebilir mi bilemem? Ancak Şuan AB kapısında Türkiye'ye eşit davranılmadığını sezgilerle yahut duygusal militanlıkla değil de müttefiklik duruşun zekası çizgisinde zedelenmeden algılanır kılmalıyız.
Tuğba Şahin
Objestifya Sobronya
"Emperyalizme karşı savaşta millet bir olsun, milletler eşit olsun" Sultan Galiyev
7 Mayıs 2016 yayın haberde okuduğumuz; "Gürcistan 'ın Ahıska bölgesinden Orta Asya'ya sürgüne gönderilen Türkler arasında yer alan 'Emil Gamidov' üç buçuk yaşındayken sürgün edildiği köyünü 72 yıl aradan sonra;TİKA, Tiflis ve Bişkek Büyükelçiliklerinin katkılarıyla ,Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneği yönetimi,1944'te Kırgizistan'a sürülen Türklerden bugünkü Gürcistan'ın hayatta olan yaşlılar ve refakatçileriyle birlikte toplam 40 kişilik heyete anavatanını gezdirdi"
Kelime anlamı ,jeopolitik durumu,siyasi kimlikler açısından Türkiye'de sesini duyurmaya çalışan ,TC vatandaşlığı hakkı verilse dahi azınlık duygusunu üzerinden atamayan ,eksik araştırmalardan biri de Kafkas/Caucas 'dır.
Fakat terimsel bölgeler çeşitlilik icab ettiğinden tek başına Çerkesler ya da Kırım'ı kapsamamaktadır.İfadelendirirken örn:Kafkasya Coğrafyasından İnguş halkı dememiz daha doğru olacaktır.Nitekim Gürcistan,sınırında Türkiye,Rusya,Azerbaycan ve Ermenistan'a komşu Güney Kafkasya Bölgesi'nde yer almaktadır .
Yunan Mitolojisi'nde "Promethe" denen,Firdevsî'nin Kaf Dağı,Anka'nın gizlendiği,Cebel-ül Elsan zerafeti taşıyan folklorik dansları ve kıyafetlerine hayranlık beslediğimiz insanların ülkesidir.Tanım tarihi MS 479 'a dayanmaktadır.Ve II.Dünya Savaşı akabinde SSCB baskıcı rejim madurlarıdır Kafkasyalılar.2013 "Kafkasya Sürgünü 150.yılı" başlığında türlü yazılı ve görsel çalışmalar hazırlandı.
Gürcistan Demokratik Halk Cumhuriyeti
Karşımıza maddeler halinde çıkan başlıklar; 3 Mart 1878 Ayastefanos Ant. 16 Mart 1921 Moskova-Kars Ant 1886 Berlin Ant. 1918 Brest Litovsk Ant. 1991 SSCB Dağılması 1829 Edirne Antlaşması
"1326 Moğol İstilası'ndan 19.yüzyıla kadar Osmanlı hakimiyeti vardı." Kuzey Kafkasya topraklarına ilk adım Otlukbeli Savaşı ile başlıyor.Yavuz Sultan Selim,Kanuni Sultan Süleyman ve IV.Murad Seferleri Doğu haricinde de gerçekleşmiştir.11-13.yüzyılların Gürcü Krallığı refah dönemler görmüştür.O zamanki 330 yılı kabul edilen resmî din Hristiyanlıktır ,en eski yerleşim bölgesi olması hasebiyle.
Topkapı Sarayı'nda III.Ahmed 'in haritalarında "Turan" başlıklı yer alan yurtlardan biri de "Memleket-i Gürcistan" bilgisidir.Rusya'nın Kabardey'i işgaliyle başlayan ,Kafkas Rus Savaşı olarak adlandırılan Tarihi vaka 1864'de sonlanıyor.Osmanlı Rus Savaşı ise 1877-1878 yılları arasında gerçekleşmiştir.
(Alıntı) Resmi Rus Tezi'ne göre ;"Kafkas Savaşı " ,"Müstakil Gürcistan" (sonra da Kafkasya) General Aleksey Yermolov'un Kafkasya'nın 'nihai fethi ' için önerdiği planın,I.Aleksendr tarafından onaylandığı 1817'de başladı"
1878'de Balkanlar'dan gelen göç ile Osmanlı topraklarında nüfus artışı ile Türkçe'ye hakimiyet kuvvetlenmiştir.(1876) Kafkas göçleri ile de İslam Politikası Anadolu'da hızla yayılmıştır.
(Nüfus artışında insanların Trabzon'da yaşadığı yığılma kaynaklı) Göçmenlerin ,geçici iskan edindikleri bölgeler de kara ve deniz yoluyla ulaştıkları yerler Trabzon ,Samsun,Sinop limanlarıdır.Kafkasya'nın sahil kesimlerinde yaşayan Abhazya göçmenleri önce Trabzon Limanı'na sonra en yakın limanlara (Ordu,Samsun,Sinop,İnebolu) taşındıklarını görüyoruz.
Kemal Saylan'ın makalesinden edindiğim bilgiye göre;Batum'dan yola çıkan Hopa'da bir süre kalan 6.000 kişilik nüfustan da bahsedilmektedir.Kendi istekleri ile Ordu ve Ünye'ye nakil edilecekleri 'Batum Vapuru' gönderilmiş.
İstiklal Harbi yıllarına geldiğimizde 1917 Bolşevik İhtilali kavramına rastlıyoruz.Ankara Hükümeti 'ne bakacak olursak ,1920'de Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti ilişkileri (Sovyetten önce )20 Mart 1921'e kadar sürmüştür.Dönemin öne çıkan siyasi isimlerinden Bekir Sami Bey ve Kazım Bey arasında kurulan müttefik yapı faaliyetleri karşılıklı ziyaretlerde Mustafa Kemal Paşa'nın tutumu diğer batılı devletlerce tanınmasını sağlamıştır.Ulaşılan Dimitri Şalikaşvili 'nin günlüklerini incelemeliyiz.
Dimitri'nin günlüğünden , 13 Şubat Ankara'da basılan "Hakimiyeti Milliye" gazetesinde Türkiye -Gürcistan Dostluğu adlı bir makale basılmıştır.Makalede "Meclis Gürcistan'ı resmen tanımış.Elbette yeni kurulan Cumhuriyet için bu çok önemlidir ,ama bize göre Türkiye-Gürcistan dostluğunu Gürcüler daha çok önemsiyorlar.Gürcüler mutluluk ile barışın genel rehinine komşularıyla iyi ilişkiler kurarak kavuşabilirler.Onlar ,Türkiye'de en samimi en iyi niyetli dost bulabileceklerinden emin olacaklar"
3 Mart 1918'de Sovyet Rusya ile Dörtler İttifakı (Almanya,Avusturya,Macaristan,Osmanlı, Bulgaristan) arasında imzalanan Brest Litovsk 'un IV.Maddesince bahsi geçen bölgelerin Osmanlı 'ya iade edilmesine Güney Kafkasya itiraz etti.(Kars-Ardahan-Batum)
Sovyet Sonrası dönemde etnik ayrımcılığa maruz ülkelerden biri de Gürcistan'dır.Abhaz Halkı direnerek 11 Mayıs 1918'de Kafkas Dağlı Halk Birliği" kurmuştur.26 Mayıs 1918'de Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu.Politik engellerin odak noktasıydı.Abhaz ve Gürcü halk arasında "fedaratif" çatışmalar yaşandığını görüyoruz.
1950'den 1990'a kültürel sekteye uğratılan Abhazlar ,Gürcü nüfusuna dahil edilerek sayılmıştır.Şubat 1921'den beri var olan Sovyet Gürcistan yasa dışı hükümsüz ilan edilerek ayaklanmaya sebebiyet vermiştir.
Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti İşgali
"Gürcistan'ın dezavantajlarından biri de ,etnik azınlıkların coğrafi olarak sınır bölgelerine yoğunlaşmış olmasıdır.Örneğin;Tiflis ile Rusya Fedarasyonu 'nu birleştiren yollar Abhaz ve Osetlerin denetimi altındadır"
Internatianol Journal of Black Sea Studies makalesinden alıntılama ile cümlelerime devam edeceğim; "Batum'u işgal eden İngilizler 1919 başından itibaren buradaki demograf yapı nedeniyle sıkıntılar yaşadı.İngilizler ,Batum'u Haziran 1920'de Gürcülere teslim ederek Temmuz 1920'de tamamen boşaltınca ,Gürcistan 7 Temmuz tarihinde uzun zamandır beklediği işgali gerçekleştirdi."
Ermeni Meselesi için hareket eden Ankara Hükümeti Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu'nun büyük zafer elde etmesiyle de Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
25 Şubatta Tiflis'ten çekilen Gürcü Hükümeti ,14 Mart'ta Sovyetler'le Müttefik Devletlere ait gemilerle memleketi terketti.19 Mart'ta Gürcistan'da Sovyet Cumhuriyeti ilan edildi.
1991 referandumlarında Gürcistan Devlet Bağımsızlığı ilan edilerek yeniden kurulduğu sözleşmesi yürürlüğe getirildi.
1995'de Gürcistan'ın talebi üzerine Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Abhazya 'ya ağır yaptırımlar içeren ambargo uygulamaya başladı.Öncesi yaşanan hadiselerde 1925/1978 anayasaları tartışılmaya devam etti.
22 Kasım 2003'de "Gül Devrimi" ile Gürcistan başkanı Şevardnadze görevinden ayrıldı.
Abhazya ve Osetya bölgeleri ,Rusların ayrılıkçı panosunda yer aldığından 2008 yılı çıkan çatışmalarda Tiflis'in Güney Osetya'ya yaptığı bombalı saldırıda Rus Ordusu Gürcistan topraklarına girdi .
12 Ağustos 2008'de ateşkes mutabakatına varıldı .
Tuğba Şahin
7 Mayıs 2016 yayın haberde okuduğumuz; "Gürcistan 'ın Ahıska bölgesinden Orta Asya'ya sürgüne gönderilen Türkler arasında yer alan 'Emil Gamidov' üç buçuk yaşındayken sürgün edildiği köyünü 72 yıl aradan sonra;TİKA, Tiflis ve Bişkek Büyükelçiliklerinin katkılarıyla ,Kırgızistan Ahıska Türkleri Derneği yönetimi,1944'te Kırgizistan'a sürülen Türklerden bugünkü Gürcistan'ın hayatta olan yaşlılar ve refakatçileriyle birlikte toplam 40 kişilik heyete anavatanını gezdirdi"
Kelime anlamı ,jeopolitik durumu,siyasi kimlikler açısından Türkiye'de sesini duyurmaya çalışan ,TC vatandaşlığı hakkı verilse dahi azınlık duygusunu üzerinden atamayan ,eksik araştırmalardan biri de Kafkas/Caucas 'dır.
Fakat terimsel bölgeler çeşitlilik icab ettiğinden tek başına Çerkesler ya da Kırım'ı kapsamamaktadır.İfadelendirirken örn:Kafkasya Coğrafyasından İnguş halkı dememiz daha doğru olacaktır.Nitekim Gürcistan,sınırında Türkiye,Rusya,Azerbaycan ve Ermenistan'a komşu Güney Kafkasya Bölgesi'nde yer almaktadır .
Yunan Mitolojisi'nde "Promethe" denen,Firdevsî'nin Kaf Dağı,Anka'nın gizlendiği,Cebel-ül Elsan zerafeti taşıyan folklorik dansları ve kıyafetlerine hayranlık beslediğimiz insanların ülkesidir.Tanım tarihi MS 479 'a dayanmaktadır.Ve II.Dünya Savaşı akabinde SSCB baskıcı rejim madurlarıdır Kafkasyalılar.2013 "Kafkasya Sürgünü 150.yılı" başlığında türlü yazılı ve görsel çalışmalar hazırlandı.
Gürcistan Demokratik Halk Cumhuriyeti
Karşımıza maddeler halinde çıkan başlıklar; 3 Mart 1878 Ayastefanos Ant. 16 Mart 1921 Moskova-Kars Ant 1886 Berlin Ant. 1918 Brest Litovsk Ant. 1991 SSCB Dağılması 1829 Edirne Antlaşması
"1326 Moğol İstilası'ndan 19.yüzyıla kadar Osmanlı hakimiyeti vardı." Kuzey Kafkasya topraklarına ilk adım Otlukbeli Savaşı ile başlıyor.Yavuz Sultan Selim,Kanuni Sultan Süleyman ve IV.Murad Seferleri Doğu haricinde de gerçekleşmiştir.11-13.yüzyılların Gürcü Krallığı refah dönemler görmüştür.O zamanki 330 yılı kabul edilen resmî din Hristiyanlıktır ,en eski yerleşim bölgesi olması hasebiyle.
Topkapı Sarayı'nda III.Ahmed 'in haritalarında "Turan" başlıklı yer alan yurtlardan biri de "Memleket-i Gürcistan" bilgisidir.Rusya'nın Kabardey'i işgaliyle başlayan ,Kafkas Rus Savaşı olarak adlandırılan Tarihi vaka 1864'de sonlanıyor.Osmanlı Rus Savaşı ise 1877-1878 yılları arasında gerçekleşmiştir.
(Alıntı) Resmi Rus Tezi'ne göre ;"Kafkas Savaşı " ,"Müstakil Gürcistan" (sonra da Kafkasya) General Aleksey Yermolov'un Kafkasya'nın 'nihai fethi ' için önerdiği planın,I.Aleksendr tarafından onaylandığı 1817'de başladı"
1878'de Balkanlar'dan gelen göç ile Osmanlı topraklarında nüfus artışı ile Türkçe'ye hakimiyet kuvvetlenmiştir.(1876) Kafkas göçleri ile de İslam Politikası Anadolu'da hızla yayılmıştır.
(Nüfus artışında insanların Trabzon'da yaşadığı yığılma kaynaklı) Göçmenlerin ,geçici iskan edindikleri bölgeler de kara ve deniz yoluyla ulaştıkları yerler Trabzon ,Samsun,Sinop limanlarıdır.Kafkasya'nın sahil kesimlerinde yaşayan Abhazya göçmenleri önce Trabzon Limanı'na sonra en yakın limanlara (Ordu,Samsun,Sinop,İnebolu) taşındıklarını görüyoruz.
Kemal Saylan'ın makalesinden edindiğim bilgiye göre;Batum'dan yola çıkan Hopa'da bir süre kalan 6.000 kişilik nüfustan da bahsedilmektedir.Kendi istekleri ile Ordu ve Ünye'ye nakil edilecekleri 'Batum Vapuru' gönderilmiş.
İstiklal Harbi yıllarına geldiğimizde 1917 Bolşevik İhtilali kavramına rastlıyoruz.Ankara Hükümeti 'ne bakacak olursak ,1920'de Demokratik Gürcistan Cumhuriyeti ilişkileri (Sovyetten önce )20 Mart 1921'e kadar sürmüştür.Dönemin öne çıkan siyasi isimlerinden Bekir Sami Bey ve Kazım Bey arasında kurulan müttefik yapı faaliyetleri karşılıklı ziyaretlerde Mustafa Kemal Paşa'nın tutumu diğer batılı devletlerce tanınmasını sağlamıştır.Ulaşılan Dimitri Şalikaşvili 'nin günlüklerini incelemeliyiz.
Dimitri'nin günlüğünden , 13 Şubat Ankara'da basılan "Hakimiyeti Milliye" gazetesinde Türkiye -Gürcistan Dostluğu adlı bir makale basılmıştır.Makalede "Meclis Gürcistan'ı resmen tanımış.Elbette yeni kurulan Cumhuriyet için bu çok önemlidir ,ama bize göre Türkiye-Gürcistan dostluğunu Gürcüler daha çok önemsiyorlar.Gürcüler mutluluk ile barışın genel rehinine komşularıyla iyi ilişkiler kurarak kavuşabilirler.Onlar ,Türkiye'de en samimi en iyi niyetli dost bulabileceklerinden emin olacaklar"
3 Mart 1918'de Sovyet Rusya ile Dörtler İttifakı (Almanya,Avusturya,Macaristan,Osmanlı, Bulgaristan) arasında imzalanan Brest Litovsk 'un IV.Maddesince bahsi geçen bölgelerin Osmanlı 'ya iade edilmesine Güney Kafkasya itiraz etti.(Kars-Ardahan-Batum)
Sovyet Sonrası dönemde etnik ayrımcılığa maruz ülkelerden biri de Gürcistan'dır.Abhaz Halkı direnerek 11 Mayıs 1918'de Kafkas Dağlı Halk Birliği" kurmuştur.26 Mayıs 1918'de Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu.Politik engellerin odak noktasıydı.Abhaz ve Gürcü halk arasında "fedaratif" çatışmalar yaşandığını görüyoruz.
1950'den 1990'a kültürel sekteye uğratılan Abhazlar ,Gürcü nüfusuna dahil edilerek sayılmıştır.Şubat 1921'den beri var olan Sovyet Gürcistan yasa dışı hükümsüz ilan edilerek ayaklanmaya sebebiyet vermiştir.
Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti İşgali
"Gürcistan'ın dezavantajlarından biri de ,etnik azınlıkların coğrafi olarak sınır bölgelerine yoğunlaşmış olmasıdır.Örneğin;Tiflis ile Rusya Fedarasyonu 'nu birleştiren yollar Abhaz ve Osetlerin denetimi altındadır"
Internatianol Journal of Black Sea Studies makalesinden alıntılama ile cümlelerime devam edeceğim; "Batum'u işgal eden İngilizler 1919 başından itibaren buradaki demograf yapı nedeniyle sıkıntılar yaşadı.İngilizler ,Batum'u Haziran 1920'de Gürcülere teslim ederek Temmuz 1920'de tamamen boşaltınca ,Gürcistan 7 Temmuz tarihinde uzun zamandır beklediği işgali gerçekleştirdi."
Ermeni Meselesi için hareket eden Ankara Hükümeti Kazım Karabekir komutasındaki Türk Ordusu'nun büyük zafer elde etmesiyle de Aralık 1920'de Gümrü Antlaşması imzalandı.
25 Şubatta Tiflis'ten çekilen Gürcü Hükümeti ,14 Mart'ta Sovyetler'le Müttefik Devletlere ait gemilerle memleketi terketti.19 Mart'ta Gürcistan'da Sovyet Cumhuriyeti ilan edildi.
1991 referandumlarında Gürcistan Devlet Bağımsızlığı ilan edilerek yeniden kurulduğu sözleşmesi yürürlüğe getirildi.
1995'de Gürcistan'ın talebi üzerine Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) Abhazya 'ya ağır yaptırımlar içeren ambargo uygulamaya başladı.Öncesi yaşanan hadiselerde 1925/1978 anayasaları tartışılmaya devam etti.
22 Kasım 2003'de "Gül Devrimi" ile Gürcistan başkanı Şevardnadze görevinden ayrıldı.
Abhazya ve Osetya bölgeleri ,Rusların ayrılıkçı panosunda yer aldığından 2008 yılı çıkan çatışmalarda Tiflis'in Güney Osetya'ya yaptığı bombalı saldırıda Rus Ordusu Gürcistan topraklarına girdi .
12 Ağustos 2008'de ateşkes mutabakatına varıldı .
Tuğba Şahin
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Türkçe Konuş Almanca Duysunlar-Şehriyeli Çorba/Pirinç Pilavı/Lonely Human
Yazıyı tamamladığımda yayınlayacağım... “Eğitim, insanı etik kılma sanatıdır” — Georg Wilhelm Friedrich Hegel Televizyon zımbırtısını hiçb...

-
Herkesin karşısında bir ona teşekkür ederim. Dünya'da ruhunu da ekleyerek varlığını inşaa eden tüm 1990 Kuşak çağdaşlarıma ithafen....
-
Çocukluğumdan bugüne değin bir yazarın yazılarını takip ederim. Bir şey söyleyeceğim yanlış anlamasın da neden kişisel gelişimcilere bu kada...
-
Son elitlerden kim kaldı? Bu diyarda var olan asil kimdir? Elit ne demek arkadaş, etimolojisi de Fransızca üstelik, yanılıyor muyum? Tü...