25 Kasım 2023 Cumartesi

Sözde 17

I_
Her zaman ezbere söylemeyi sevdiğim şarkıları dinlerdim ve arkadaşlarla koroda seslendirdiğimiz türküler haricinde modern pop/rap türünde de yorumlarda bulunurdum.(eğlenirdik derslerden arda kalan zamanlarda)Paralel Evren var mı? bilemiyorum, eğer evdeki salonda piano köşesi olsaydı beste yazardım. Beste bir kız adı olabilir mesela. Evin düzeninde oryantalist nüanslar arasında müze konseptli dekor tercih edildiğinden ''tarihi eser kaçakçılığı'' gibi haberlere meraklanacağımın bilincindeydim. Ama ben küçük sahaf dükkanı açacaktım, dünya çapında plakları, eski kitapları korumayı sorumluluk edinecektim. Aruz vezni lise edebiyat dersleri müfredat içerisinden çıkarıldığına üzülmüştüm. Şiirlerle aram iyidi. İleride edebiyat bölümü de okuyabilirdim. Osmanlı Türkçesi öğrenmeye o yaşımda hedefledim. Türkçe dilbilgisi meselesini mesele edinme isteği ile çabalarımı devam ettirdim. Zaten hukuk fakültesinin ösym puanları eşit ağırlık belirlendiğinden baştan seçimlerimde bu alanı eledim. Yükümlülüğü sürdürme gayretine büründüm.
Ancak Ülkü Tv'de öğleden sonra ekrana getirilen suikast programını izlerdim. Bu programda II.Dünya Savaşı Tarihi kapsamında devlet adamlarının uluslararası diplomatik hadiseleri üzerine yayınlanan belgesel arşiv kayıtları paylaşılırdı. Haftasonu gece Tarihin Arka Odası programını izlerdim. Bunun haricinde daha polisiye-dram film/dizi temalarıyla ilgilenmekteydim. Film eleştirmenliği kavramını daha entelektüel zeminden değerlendirdiğim sebebiyle de herhangi bir televizyon ya da görsel aracın insanı maddeleştiren kapitalizm yanlışlığının zararlı olduğu kanaatindeyim.
Tabi nerden baksanız on yedi yaş ergenlik yılları, insan çocukluğunu yaşamalı bazı durumlarda hislerinin gençliği ise yaşla değil heyecanlanma duygusunun niyet arılığından/duruluğundan ileri gelmektedir.
Necla Nazır, Tarık Akan, Gülşen Bubikoğlu, İlyas Salman, Aydan Şener gibi simaların canlandırdığı karakterleri incelerseniz, arayış/sahipsizlik çalkantılı gençlik yıllarını toplumsal yönleriyle halkın sosyolojik anlamda izah edildiğini algılayabilirsiniz. Şansım mahalle kültürünü yitirmeyen ortamlarda eğitime devam edebilmemdedir. İnsan on yedi yaşına, yirmili yaşlarına, ergenliğine, çocukluğuna dikkat etmelidir. Ebeveynler; çocuklarını dinlemediğinde, anlamadığında, fikren ruhani uyuşmazlıkla örselediğinde sünger gibi gençler maalesef kimliksiz halde doğruyu yanlışı ayırt edemez ve her yerde korunmasızdırlar.

ıı_
Dolayısı ile üniversite okumak saf bir arzu bir o kadar da bilgiyi nasıl kullanacağına dair alim/zalim ikilemliğini barındırmaktadır. Tesadüf isabetli oldu ki doğduğum evin mahallesinde açılan bir kahvede part time çalışarak işletmede harçlık kazanmayı deneyimledim. Ben zaten öğrencilik yıllarımda karşılaştığım ''iş yeri sahiplerinin vicdansızlığı'' kavramını travmatik örgüden çekip değiştirmeyi amaçlamıştım. Mc Donalds'ta çalışırken okumayanları zaten görmüştüm. Ama üniversitedeki bazı arkadaşların kafede çalışma isteği beyanı ağızlarında patronluk hevesiyle sarfediliyordu. Haksızlığı sezdiğim görünen ötesini tecrübe edindiğim hayatta gençleri kucaklamak duygusu daha mühim.
Bir ferdde edindirilmesi gereken temel öğeler bunlardır; sözünde durmak/tutamayacağı sözü aht etmemek, analiz etmek, sorgulamak, taktir etmek, kendisiyle iç huzura barışmak, çalışmak, sevdiği bölümü okumak, hayatı doğru gözlemlemek, hislerden arınmak, istikrarlı davranmak, cesur ve dürüst huylarının her koşulda geçerliliğinden emin olmak halini vazgeçmeden tutarlı yaşamak.
Yıllar geçti. Üsküdar Belediyesi Sahaflar Çarşı yapı restore edildi. Kitap-kahve seminer mekanı üst kat tasarlanılarak hem sahaf dükkanları hem kültürel anlamda yerleşik anıların paylaşılmasına ümitlendirilmesi ümit verilmesi çocuk gibi hissettirir. İnsanın ruh dünyasında en yalınlığı en çıplaklığıyla durabilme metanetidir.
Beşiktaş'taki kahvede devam edemeyeceğimi farkedince pazar günü kıyafet, birkaç kozmetik bakım ürünü alırım bahanesiyle gezintiye çıktım. Salı günü de üniversitedeki programa katılmak maksadıyla hazırlanmak istedim. Tam da tüm işlemlerimi hallettiğim ardından sahaflarda toplantı olacağını gördüm.
Ayşe hanımın moderatörlüğünde Türkmenoğlu'ndan sahaflarla alakalı hayati öyküsünü dinlemek kısmet imiş. Bu söze katılıyorum; ''Sahafçılık kız istemeye benzer, seçeceği okuyucuyu bilir, okuyucusu da nazlıdır''. Çiçek ve bal teşbihli deyimle kütüphanecilik resmiyetinden sıyrıştırılan detay ise sohbetimizde dile getirilen kültür bakanlığının kütüphaneciler biriminde sahafları koruma kanun tasarısına yönelik uygulama başlatımadığı, saha tespitiyle bir çatıda güvence sahipliğine henüz adım atılmadığı noksanlığıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe Konuş Almanca Duysunlar-Şehriyeli Çorba/Pirinç Pilavı/Lonely Human

Yazıyı tamamladığımda yayınlayacağım... “Eğitim, insanı etik kılma sanatıdır” — Georg Wilhelm Friedrich Hegel Televizyon zımbırtısını hiçb...