12 Kasım 2021 Cuma

MUTLU SON

‘’XIX.yüzyılın ortalarına doğru Lehistan ihtilali ile Avusturya-Macaristan karışıklıkları, mültecilerin miktarını arttırır ve yüksek sosyal tabakalara mensup cidden ilim ve sanat sahibi bazı kimseleri Osmanlı ülkelerine atar. Osmanlı aydınları bunlarla tanışır, konuşur, bunlardan dil öğrenir ve bu tartışmadan Avrupa medeniyeti hakkındaki bilgileri artar’’ Yusuf AKÇURA

Ankara’da hizmete sunulan dünyada benzeri olmayan modern inşası ile Türkiye’nin en kapsamlı Millet Kütüphanesi, Cumhurbaşkanlığı Arşivi’nin güncel yayınlarını muhafaza etmektedir. Dış cephe incelenmesine baktığımda mimari tasarım Roma sütunlarını andırıyor. Salonları ferah, aralıklı raflıklar dizilmiş. Müteferrika sergisini de gezdim. Detaylıca belgesel hazırlanmış. Youtube kanalına da eklendi. Osmanlı’ya geç dönem kabul edildiği düşünülen matbaa aracından basılan ilk eser VanKulu Lügati ve diğer yayınlarda uygulanan baskı tekniklerinin yer aldığı sergi, dönemimizin tarihi bakımından kültürel farkındalığımızı zenginleştirerek yenilemeye rehberlik sağladı.


Seyir halindeyiz, elbet menzile varacağız da. Ancak, anın şimdinin ihtişamını, mucizesini, kerametini kabul etmek için hayretimizin yetişkin tarafından(pencere) görmeyi başarmamız gerekir. Yani olgunluk artık sadece yerdeki ekmeği öperek yüksek taşa bırakıp yola devam etmek değil. Olgunluk, yere düşen ekmeği yerden göğe bir taş üzerine ıslayarak kuşlar yesin niyetiyle dizmektir, pilastiği de çöpe atmaktır. Kısacası üretmektir. Vesile ile nasiplendirilmesine kapıyı açmaktır. Ey sen ve sen benzeri kimliksiz şahıslar; bir mekana hangi niyetle geliyorsun. Bırak dıdısının dıdısınla münasebetini anlatmayı. Sen kimsin? Napoleon’un başkentinde değil miyiz?(dünyada tek bir ülke olsaydı) Doğu Roma topraklarının yegane mirası değil mi tarihi yarımada? Tanınıyor musunuz sahiden? Kaşla göz arası IV. Murat hakkında ileri geri uydurmaca hikayeler , Agop ile ilgili yarım bilgi hikayeleri falan sığdırdın. Bana bakın karşınızda enayi yok sizin. Patdanak ortamda görünüp kaos rüzgarı estirmeyiniz

Diğer bayan arkadaşa lafımı söyleyeyim, hayrdır aslında şehir dışından tedaviye gelecektin ama storyde insanlarla seni eğlenirken gördüm, gelmişsin ama gezmeye. Sabah sabah ben can hıraş sınava gireceğim kafamın etini yedin ya, Netflix eleştirdin, insanlığın günahsızlığını anlattın, vakit çaldın, (sürekli kendisiyle ilgili anlattı) çevreleriniz hep geniş, sen önce Doğrucu Davut misyonundan kurtul. Nerede ne anlatacağını bilmeyen kişilerin neyi örtbas etmeye uğraştığını algılayamıyor ve şaşırıyorum. Saat 9.00’da bu bilgiyi konuşmasının telaşına yorumum dahi yok. Çünkü ‘doğruluk’ kavramı dil ifadesindeki sözcükler değildir.Bazıları da Fetö uzantısı görünümünden sıyrılıp Türkçülük twitleri paylaşmaya başladı. Bir gün yıl 2012; Fatih Sultan Mehmet türbesine bir arkadaş grubuyla uğramıştık şöyle demişti bana başka bir hanım arkadaş da ‘’seni dua ederken gördüğüme seviniyorum’’. Her mekanda eğleniyorsunuz ama nedense benimle karşılaşınca fetvalarınız bitmiyor. Samimiyetsiz dedikodularınız bitmiyor, fotoğraflarda görünmeye çok meraklısınız. Aydın mısınız gerçekten? Şimdi bir diğer bey kişiye yorumum; bak gardaşım ailen başka kafada, sen başka kafadasın (ağzınla söylediğin)çalıştığın ilçe ise bambaşka, bir de ''milliyetçiyim artık'' diyorsun ama ilçeni övüyorsun. Geç bunları, hayırdır, ‘’kendi isteğimle sinirlenince gruptan çıkmıştım, tarihe meraklıyım, tarihi camileri gezerim’’. Eeeee ? camilere kötü dil uzatanların belediyesinde çalışırken kimlerdensin? Yoksa sen 1994’te başlayan gerçek belediyeciliği taklit etmek niyetiyle, onların(zıt kutuplu hainler) ağzıyla devletin bilgisini cukkaya atıp sinsi sinsi halkın hassasiyetine karşılık provakatörlüğe mi özeniyorsun? Şu paragrafa birden fazla sahte görüntülü insanın bana söylediği cümlelerden salata oluştu. Yaradan; gönülce razı buyurduğu kişilerle hemhal eylesin, ihlas bahşetsin


Netflix’de 1.sezonu yayınlanan KULÜP dizisinin yapımcılarını tebrik ederim. Türkiye'deki Yahudi vatandaşlarının kültürünü, hayat mücadelesini, karakter oyuncularıyla mekânsal anlamda da toplumsal hadiseleri abartısız dram-tiyatro havasında yansıtıyor.Bu dizinin kurgusuna bakarak tarihsel gölgede şov dünyası sınırlandırmasından ibaret olmadığını ve sıradan öykülerin de izlenmeyeceğinin farkındalığıyla çok fazla karmaşıklaştırmadan izlenmesi gerekir.Zaman illüzyondur. Tarih ise birbiriyle ağdır. Anlayacağınız, şairin dediği o misal, mühür gibidir hiçbir şey kaybolmaz. Şahin, sinek avlamaz. Kanunsuz Topraklar dizisinin kurgu örgüsünde saçmalıklar var. Teşkilat-ı Mahsusa film fragmanında da aynı saçma bir hikaye kurgusuna dair yapaylık eleştirimi not ediyorum. Tarihin görsel medya sektörüne yansıtılırken bu dönemin aşk duygusunu maalesef yansıtamıyorsunuz dizilerde hikayenin ikili aşk öykülerini yazamıyorsunuz. Eşkıya ile kaçan Gülfem üzerinden gelişen olay örgüsüne dönüştü. Madenci işçilerinin hakkı nereye gitti? Bu hususta Kelebeğin Rüyası filmi o dönemi en iyi yansıtmışlığıyla halkın gönlünde bir süre daha birinciliği sürdüreceğe benziyor. Artık bulunduk, bizi gördüler, duramayız. Ne müthiş şu postacılık. Fakat aksadığında çileye özdeşiyor. Yanlış bilgi, yanlış adres, yanlış kargo, yanlış isim. Sorumluluk büyük, tehlikenin kaynağı nereden? İşitilmiyor, kimse kimseyi dinlemiyor. Yabancılık, uz ve ayrışmak. Bilge atalardan kadim sözler hiç yersiz görülmemelidir. Kültür denen olgu, ılık (samimiyet) insanlığa hizmet etmek demektir. Oysa, gayri düşdük sevdiklerimizle, nice zaman hani o bizden gibi görünüp de sis perdesi ardından yitirdiklerimiz. 500.yılı nedeniyle Yavuz Sultan Selim Sempozyumu düzenlendi. Güçlü bir açılış oturumu idi. Çünkü rektörümüzün deyimiyle; buradan mezun olanlardan seçilmiş devlet timsali kişiler, kendi yorumumla mağlubiyeti de bilen galiblerdi. Sempozyumların düzenlenmesi farklı ülkelerde yayınlanan açıklamalara karşılık tebliğlerle çağdaşlarımıza şah mat uyarısındadır. Düşünüyorum yazının buhurdanlığında. Rumi ne güzel söylüyor ‘’sevenler bir yerde buluşmaz/en başından beraberdirler’’. Kültür Yolu Festivaline birinci günden itibariyle tanığıyım. Ahmet Misbah Demircan ( halkımız gülsün diye hep Türkiye’ye benziyoruz Ahmet abi) biz gençlere önderliğini ortaklıklarını yaşam öykülerinden seçkilerle belediye başkanlığından adım adım bakanlık yardımcılığına düşünerek gelindiğini bizatihi örneklendiriyor. Kültür, hunharca cahil kişilerle hiç edilmemelidir. Bizim soruların yanıtını aradığımız evet kültür nedir? Kültür neye hizmet eder? Şehir kimdir? Kent ne söyler? Esasında ne kadar da ‘’ben bilirimcilik’’ olmadığını menfaatsiz aile çerçevesince yaşatır. Büroşür,dergi ve kitapçıklardan peçetesine, mekanın hijyeninden ikram edilen yiyeceklerin zarif sunumuna, davet edilme iletişiminden karşılama adabına, kamera sisteminden oturma düzenine kadar en ince her şey düşünülmüş. Görgü eğitimleri almıştım, protokol davranışları çatal kaşık tutmakla ilgili değil, görgü muaşereti göz ve düşünce himayesiyle ilgiliydi. Emek ve alın teri neticelerinde Kadim Anadolu Zanaatinden Güncel Tasarımlara belgesel gala programına da iyi ki katıldım. Dünyaya söyleyeceklerimiz bağlamında neyden nefes, buğdaydan hürmet tükenmesin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Türkçe Konuş Almanca Duysunlar-Şehriyeli Çorba/Pirinç Pilavı/Lonely Human

Yazıyı tamamladığımda yayınlayacağım... “Eğitim, insanı etik kılma sanatıdır” — Georg Wilhelm Friedrich Hegel Televizyon zımbırtısını hiçb...